bugün
yenile
    1. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      deli. en meşhur sözü ise şu; "yalnız kalmamak için bütün gece aynanın karşısında oturdum."
    2. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      paronayak en meşhur ikinci sözü ise " ne uyucam amk "
      0olm bak! - wanderer 05.09.2015 03:14:47 |#2439405
      0:((((( :*** - nabu 05.09.2015 03:17:16 |#3354968
    3. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ''hiçbir kadın para için evlenmez; bütün kadınlar bir milyonerle evlenmeden önce, ona aşık olacak kadar kurnazdırlar. ''
    4. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "kadınlar kendilerini güçsüz olana bir ödül, güçlü olana bir eşya gibi sunarlar." böyle doğru bir cümleyi kurmuş manyaktır. bir otel odasında intihar ederek yaşamına son vermiştir.
    5. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ''günleri değil, anları hatırlarız.''
    6. 8
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "bir insanı küçük düşürmenin en korkunç yolu, onun acı çektiğine inanmamaktır."
    7. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "bir kadın eğer budalaysa, eninde sonunda bir insan yıkıntısı ile karşılaşır ve onu kurtarmaya çalışır. kimi zaman da başarır bu işi. ama bir kadın eğer budala değilse, eninde sonunda akıllı, sağlıklı bir adam bulup onu yıkıntıya çevirir. her zaman başarır bu işi."
      0:) - nedemissair 02.09.2016 21:36:59 |#2778170
    8. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      ''dünya nasıl olması gerekiyorsa öyle. kendini kurtaramayanı hiç kimse kurtaramaz.'' ''yazmak güzel şey; hem kendine hem bir kalabalığa konuşmak gibi iki zevki birleştiriyor.''
    9. 3
      +
      -entiri.verilen_downvote
      müthiş bir adam. çektiği acıyı ve yıkımları bu denli net ve sert anlatan başka biri yok. "bir daha, yalnız sana bağlı olmayan şeyleri ciddiye alma. aşk, dostluk, ün gibi."
    10. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "ben yalnız kalmayı öğrendiğim zaman olgunlaştım."
    11. 1
      +
      -entiri.verilen_downvote
      beklemek eylemini kutsal bulur. hatta iş olarak görür. haksız da sayılmaz. “yine de bir iştir beklemek. bekleyecek bir şeyi olmamaktır korkunç olan.”
    12. 5
      +
      -entiri.verilen_downvote
      "intiharı düşünen bir insan için en kötü şey kendisini öldürmesi değil, bunu düşünüp yapmamasıdır. intihar düşüncesine –bir alışkanlık haline gelen intihar düşüncesine– yol açan manevi çöküntü kadar aşağılık bir şey yoktur. sorumluluk, vicdan, irade gelişigüzel yüzüp durur bu ölü denizde, sulara gömülse bile rastgele bir akıntıyla yeniden ortaya çıkar." (bkz: yaşama uğraşı)
    13. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      geçen gün sen eyşan'ı geri istiyorsun başlığını açarken kendisinden iki adet alıntı yaptım. o zaman fark ettim ki adına bu başlık olmaması gerektiği kadar boş. bilmiyorum ya. içime sinmedi bu durum. burayı biraz doldurmak istiyorum. tek seferde değil, bir süreç boyunca buraya uğrama isteği var içimde. şu an yazacağım şey akif; (#2068471) ya da aliya'da; (#2295734) olduğu gibi olmayacak muhtemelen. çünkü onları daha çok fikirsel olarak ele almıştım. bu abimizde ise onu istesem de yapamam. içim akıyor benim bu adamın ruhuna. feyzleriyle, ibretleriyle çok değerli bir şahsiyet olduğu kanaatindeyim. çok acıklı bir hayatı olmasına rağmen neden bu kadar underrated olduğunu çözemiyorum. zira öylelerinin geç de olsa popüler olmak gibi bir durumu var. oğuz atay ya da kafka buna örnektir mesela. pavese'nin dönemsel, duygusal ve fikirsel olarak insanlığa sunduğu çok şey var. en azından benim için. bazı insanlar doğuştan hikmet sahibidir, bunu sergilemeleri gerekmez. bazen o kişiyle bir defa muhatap olmanız bile yeterlidir bunu anlamanız için; o kişide farklı bir şeyler vardır... akli melekelerini sıradan bir insana göre çok başka seviyelerde kullanır. düşünüşü, değerlendirişi, ifade edişi, yargılayışı, yerişi... fazla kendine hastır. çevresinde karizmatik etki oluşturur. tarihe geçmeye adaydır; (#4182157) pavese'de sanatçı ruhunun, kıdemli entelektüelliğinin, onu o yapan her şeyin; onu son derece vasat şeylere maruz bırakması, onu kendisine yaraşmayan şartlarla kafa kaya tokuşturması beni çok etkiliyor. doğumundan ölümüne trajik bir şeyin içine hapsolmuş adam. ailesiz geçen çocukluk, kadınlar, ihanetler, kayıplar, savaş... hayatı kısaca şu şekilde; gorsel ne kadar kabataslak ama değil mi? hiç bahsetmiyor henüz çocukken nasıl ailesiz kaldığından. ergenlik yıllarında en yakın arkadaşının ettiği intihardan. 1908 - 1950 arasında geçen ömrüyle her iki dünya savaşına, büyük buhran'a ve hepsinin etkilerine katlanmak zorunda olduğundan. onu en çok yaralayan şeyin kadınlar olmasından. intiharı düşünmediği bir gününün olmamasından. idol bellediği insanın intihar etmesinden. çok prestijli bir edebiyat ödülünü aldıktan yaklaşık 2 ay sonra bir otel odasında intihar etmesinden... intiharı özelinde aç parantez, şöyle diyor yaşama uğraşı kitabında; "asıl başarısız insan, büyük işleri gerçekleştiremeyen değil -bunu kim başarmıştır ki- bir yuva kurmak, bir dostla, bir kadınla mutlu bir ilişki sürdürmek, ekmek parasını kazanmak gibi küçük şeylerde başarısızlık gösteren insandır. başarısızlığın en acısı budur." şimdi zahmet olmazsa bir üstteki paragrafı bir daha okuyun. bu adam kadınların ona ihanetleri yüzünden bir yuva kuramadı. bu adam en yakın arkadaşı intihar ettiği için bir dostla mutlu bir ilişki sürdüremedi. bu adam bir kadınla mutlu olamadı. bu adam ekmek parası kazanamadı, zira intiharını bile bir otel odasında etti. bu adam kendine göre en acınası şekilde başarısızdı... gerçekten de öyledir. büyük bir şeyi başardığınızda onun büyüklüğünü kimseye söylemeniz gerekmez. herkes sizin adınıza sizin başarınızı dile getirir. mesele büyük şeylerden çok, küçük ve x'in bile başardığı şeyleri başarmakta. onu yapamadığın zaman içindeki kemirgenler harekete geçer, seni hayattan önce yerler. böyle zamanlarda insan ölmeye daha erken başlar. az evvel bahsini ettiğim kitabı (yaşama uğraşı) okumaya başlamamın iki sebebi var; birincisi ben bu adamın şiirlerini biliyor ve seviyordum. "ölüm gelecek ve senin gözlerinle bakacak" şiirini yazmış bir adamın 1935-1950 arasındaki günlüklerini okumak elbette ki çok cazip. ikinci olarak da insan ister istemez merak ediyor. bu adam italyan. gayet entelektüel. günlükleri ise 1935-1950 arası... acaba dedim o dönemin (2. dünya savaşı) etkileri böyle bir adamda nasıl vuku bulmuş? onu gözlemlemek için bu yola başvurdum. iyi ki de daha yakından tanımak istemişim. empati yaptıkça dediği çoğu şeye hak veriyorum mesela. kendi tabiriyle 1930-34 arası bildiğin kadın düşmanı olmuş. ama adamı dinleyince anlıyorsun, boşuna değilmiş o tavrı. isteyen feyz, isteyen ibret alsın. kayda değer bir bakış açısı var o konularda. kitabının çoğu sefer şiirden, imgeleri kullanma şeklinden, ahenk/mana anlayışından bahsediyor. bu benim gibileri için bulunmaz nimettir. ilgisi olmayan için sıkıcı gelebilir. ki zaten çoğu şey böyledir. felsefe hakkında konuşanlar için "kız düşürmek için öyleler ağbii..." diyenler var ya mesela, ulan ortalama bir kız o kafa siken o konularla yüzleşse murat dalkılıç'ın bir hayli klibindeki gibi ilk fırsatta kaçar o ortamdan. ne kızı, felsefe ile ne düşürmesi allasen? ortaya bir iddia atıyorsunuz elle tutulur yanı yok. her neyse. ne diyordum. ben ara sıra uğramak istiyorum bu başlığa. bugün de siftahı yapayım dedim. 10 nisan 1936'da kendisi hakkında şunları diyen bir adamın günlüğünden pasajlar aktaracağım buraya; "en beylik, en umutsuz anlamıyla bir enayiyim ben. nasıl yaşayacağını bilmeyen, ahlaki olgunluğa ulaşmamış, kendini bir şey sanan, intihar düşüncesinden bir şeyler uman ama bunu gerçekleştiremeyen bir adam." . --- spoiler --- 22 nisan 1936 . işin doğrusu bugüne değin dünyayla ilgili hiçbir şey ruhuma işlemiş, bünyesel, beden ötesi gerçekliğimin yapısını bir röntgen filmindeki gibi gözlerimin önüne sermiş değil. alttaki boz renkli ve soysuz iskelete de henüz ulaşmış değilim. renklerden, kokulardan, insanı okşayan hareketlerden tat aldım, bunların mutluluğumu, hayal gücümü ve sağlığımı beslediğini gördüm. insanların dostlarıyla şakalaştıkları gibi şakalaştım, kendi başıma eğlenebildim. kelimelerim gerçekten düşünceleri değil, sadece duyumları dile getirdi. dramatik olaylar değil, tablolar çizdim. bir konu -sözgelimi bir yüz- seçip bunu kendi benliğime göre değiştirinceye kadar üzerinde durdum. dünyayı şiddet ya da zevk eylemlerinden meydana gelen bayağı bir sergi durumuna indirgedim. o sayfalarda hayatın kendisi değil, sahnelenişi var. her şeye yeniden başlamam gerek. --- spoiler --- t: trajik şekilde var olmamak için hayatından ve sanatından "zevk düşkünlüğünü" atan adam. to be continued...
    14. 4
      +
      -entiri.verilen_downvote
      selam. ikinci adım. 13 ekim 1938'den: "din, dünyada olup biten her şeyin olağanüstü bir önem taşıdığı inancından başka bir şey değildir. işte sırf bu yüzden dünyadan hiçbir zaman yok olup gidemez." . 14 ağustos 1940: "bir eseri, ancak kendi değeri o eseri aşan bir insan tamamlayabilir." . 25 ocak 1938: "şimdiki halde, gençken bende tiksinti uyandıran aşağılık insanlar gibi yaşıyorum." . 15 ekim 1940: "insan artık istemediği zaman elde eder bazı şeyleri. talihsizliğe uğramış bir genci şu sözlerle avutmaya çalışırız: "sabırlı ol, kendini koyuverme; ilerisi için daha dayanıklı yapar bu seni; herkesin başına bir kere gelir böyle şeyler vb." kimse gerçeği söylemeyi düşünmez: "aynı şey bir kere, dört kere, on kere daha başına gelecektir. böyle şeyler her zaman başına gelecektir; çünkü sen kendini koruyamayacak bir yaratılışta isen, bundan kendini kurtaramazsın." kadın tipleri: başkalarını sömürenler ve başkalarının kendilerini sömürmelerine izin verenler. erkek tipleri: birinci tipten hoşlananlar, ikinci tipten hoşlananlar. birinci tip kadınlar tatlı dilli, kibar, hanım kadınlardır. ikinci tip kadınlarsa ters, kaba, davranışlarını denetlemeyen kadınlardır. (kabalıklarının ve tersliklerinin nedeni sevgiye susamış olmalarıdır.) her iki tip de insanlar arasında anlaşmanın olanaksızlığı'nı doğrular. eşit insan yoktur, efendilerle uşaklar vardır. tek korkusuz kural: yalnız, yalnız, yalnız olmaktır. davranışlarında ve düşüncelerinde bir başka insanın varlığını hesaba katmadan bir gün geçirebildiğin zaman, kendini yiğit bir insan sayabilirsin. bir de isa gibi olmak, kendini yok etmek var. ama dün de söylediğim gibi, kimse vazgeçmiyor bildiği şeylerden; sen ise pek çok şey biliyorsun."
      031 Ağustos 1940, 14 Nisan 1941 - neyse ne 08.06.2022 02:12:57 |#4392983
      02 aralık 1944, 14 ekim 1939 - louis froziel 08.06.2022 02:23:09 |#4392984
      0ilkini okuyamam spoiler yeni baş ucu kitabım 3-4 sene sonra bakcam - neyse ne 08.06.2022 02:34:23 |#4392986
    15. 0
      +
      -entiri.verilen_downvote
      hazır kadınlara güvenmeme sebepleri başlığı sol kanatta, buraya yeni bir entry girmenin zamanıdır. çünkü kadınlar konusunda en çok dayak yemiş adamlardan biridir bu adam. öyle bihter ziyagil'in behlül'ün saçını kesişine kahrolmasına benzemez. bu adam kaç farklı kadından kaç çeşit dayak yedi, en sonunda dayanamadı intihar etti. o yüzden yazdığı şeylerde kadın düşmanlığı sezmekten ziyade bir mazlumun haklı isyanını görüyorum. her neyse. selamlar. üçüncü adım. birkaç aktarım; . 3 ağustos 1937: "bir kadın eğer budalaysa, eninde sonunda bir insan yıkıntısı ile karşılaşır ve onu kurtarmaya çalışır. kimi zaman da başarır bu işi. ama bir kadın, eğer budala değilse, eninde sonunda akıllı, sağlıklı bir adam bulup onu yıkıntıya çevirir. her zaman başarır bu işi." . 30 mayıs 1938: "bir kadının seninle kalmasını, yalnız bunu istiyorsan, onu öyle bir duruma sok ki, başkalarının düşünceleri, kendi çevresinin duyduğu saygı ve kendi öz-çıkarı onun gitmesini engellesin. sadece ona karşı duyduğu bağlılık ve içtenlikle bir kadını tutabileceğini sana erkek, budalanın tekidir." . 31 ağustos 1941: "zeka gösterileriyle bir kadını elde edebileceğini sanmak kadar budalaca bir şey yoktur. bu konularda zeka güzellikle yarışamaz; çünkü güzelliğin cinsel heyecan uyandırmasına karşılık, zeka böyle bir şey yapamaz. insan bu tutumla, ancak zeka yetki, zenginlik ve ün elde etmenin bir aracı olarak göründüğü zaman bir kadını elde edebilir; çünkü bu durumda kadın sözü edilen olanaklardan yararlanacağını bilir. ama zeka kendi başına, kişisel hiçbir yanı olmayan büyük bir makina gibi, her kadını kayıtsız bırakır. unutmaman gereken bir gerçek." . 14 ekim 1940: "bir kadın, bir erkeğin kendisini gece-gündüz düşünmesinden hoşlanmaz, çünkü kendisi her an o erkeği düşünmemektedir." . 20 ekim 1940: "bir erkeği bir çocuktan ayıran özellik bir kadın üzerinde üstünlük kurmayı bilmesidir. bir kadını bir çocuktan ayıran özellik ise, bir erkeği nasıl sömüreceğini bilmesi..." . 14 nisan 1941: "hiçbir kadın para için evlenmez; bütün kadınlar bir milyonerle evlenmeden önce, ona aşık olacak kadar kurnazdır." . 2 aralık 1945: "sana gelmek için bir başka adamı bırakıp kaçan kadın, bir başkası için de seni bırakıp kaçacaktır. seni büyülemek için ne yapıyorsa, senin yerine bir başkasını büyülemek için de yapacaktır." (bu aslında meşhur maymun örneği. bir maymun daldan dala atlamadan evvel, yeni bir dal tutmadan eski dalı bırakmaz. pavese de veriyordu sanırım bu örneği. ama hangi tarihli günlüğünde veriyordu bilemiyorum şu an. bulmak zaman alır.) . 4 mart 1946: "seni yüzüstü bırakan kadınlara karşı sen ne duyuyorsan, sevdiğin kadınlar da sana aynı şeyi duyuyorlar. senin düşmanından başkalarının öç almaları kadar tatlı bir öç alma duygusu yoktur. üstelik, bunun sana iyi yürekli insan rolünü vermesi gibi bir yararı da vardır." . 27 ekim 1938: "insan nasıl ölümü düşünmeyebiliyorsa, kadınları da düşünmeden edebilir." :) . not: arzu edenleri bu başlığa iliştirdiğim diğer entrylere davet ediyorum.
      0keşke bu adamın hayatı kaliteli bir karamsar mini dizi olarak bizlere sunulsa... hbo göreve! - louis froziel 08.07.2023 14:59:21 |#4562682
      0"kadınlar kendilerini güçsüz olana bir ödül, güçlü olana bir eşya gibi sunarlar." - louis froziel 08.07.2023 15:01:56 |#4562683
    16. 2
      +
      -entiri.verilen_downvote
      4 eylül 1942 tarihli notunda şunu demiş; "daha başlangıçta bizi bile şaşırtacak bir eser yaratmak isteriz. (4 mayıs...)" günlüğünde geri gidip 4 mayıs'ta düştüğü nota bakıyoruz; "tedirginliğinde ve yazı yazma çabanda sana yardımcı olan şey, her sayfada söylenmemiş bir şey kaldığını kesinlikle bilmendir." nokta atışı tespit. zira gerçekten de öyledir. tarih sahnesine çıkmış ve çıkmamış tüm sanatçılar, sessiz bir şekilde bu konuda uzlaşmaya varmışlardır. hepsi içtenlikle bu konuda hemfikirdir; her zaman üretilecek bir şeyler var... çünkü bu dünyada söylenmesi, yapılması, aşılması, tadılması, kanıksanması ya da yok edilmesi gereken yığınla şey var. aksini düşünen olsa kimse eyleme koyulmazdı. not: (bkz: yaşama uğraşı)
      0sanattaki bu hemfikir olma durumu bilimde zaman zaman olmayabiliyor mesela. japon bir tane akademisyen vardı, geçtiğimiz yüzyılın 3. çeyreğinde her şeyin şeyfedildiğini, insanlığın artık teknolojik olarak doyuma ulaştığını, bulunabilecek her şeyin bulunduğunu iddia etmeye çalışmıştı. aradan çok kısa zaman geçiyor, internet keşfediliyor, teknolojik üretim duracağına daha da hız kazanıyor. adamın teorisi olduğu yerde çürüyor dhashjkdhaskjd - louis froziel 02.09.2023 22:23:50 |#4600323